29 Ağustos 2015 Cumartesi

65-AKŞAM GÜNEŞİ- REŞAT NURİ GÜNTEKİN


İlk yayın yılı; 1926
Osmanlıcadan aktaran:
M. Fatih Kanter
431 Sayfa


Reşat Nuri'den  bir aşk-ı memnu.

Aslında tam değil ama yakın.

Bu aşkı sıra dışı, imkansız, ulaşılamaz olarak tanımlamak da zannımca doğru olur.

Basit bile olsa Osmanlıca kelimelerden haberdarsanız , daha keyifle okunası bir kitap.

Gençliğini hızlı yaşayan subayımızın , orta yaşlı hallerindeki aşkı kitabımızın konusunu oluşturmakta.

Lise döneminde okuduğum ama kitaplığımda henüz yer bulamamış kitaplardan biriydi Akşam Güneşi . 

O zaman okuduğumda da aynı şeyi düşünmüştüm , yıllar sonra okuyunca da fikrim değişmedi.

Bir Çalıkuşu değil.

Zira bilen bilir Çalıkuşu'nun yeri bende başkadır.

Sadece yerli edebiyat için söylemiyorum bunu , tüm okuduğum kitaplar içinde yeri başkadır.

 Fakat yine de tabii yerli klasikler denince , Reşat Nuri her kitabıyla harika biri.

Bu kitap bana Mehmet Bilgehan Merki'nin hediyesi.

Şimdilerde bloguna ara vermiş gibi duruyor lakin takipte kalın , zannımca yazıları devam edecek.

Bu yerli klasik kitabı kitaplığıma kazandırdığı için çok teşekkür ediyorum kendisine.






21 Ağustos 2015 Cuma

64-KORKU BENİM SAHİBİM -FİLİZ ÖZDEM

1. Basım 2007
2. Basım 2012
126 Sayfa


Kitap 126 sayfa olabilir fakat anlattıkları, içinde yazanlar binlerce sayfaya bedel.

Küçücük bir kız çocuğu , köklerine inmeye çalışan , babası tarafından korkutulan , dedesi tarafından masallar anlatılan.

Harika bir anlatım ile harmanlanmış çok etkili bir hikaye.

Bu memlekette ne çok acı çeken var diyeceğim ama ne yazık ki memleketimde yaşanmıyor sadece bu sıkıntılar.

Bütün dünya insan olmayı bir kenara bırakmış gibi hissediyorum bazen.

Başkalarının acılarıyla beslenen o kadar çok ki.

Hangi birine lanet edeyim.

Şu günlerde ülkemde yeniden yaşanan acılar da bu kitabın ve dünyanın sorgulamasını yapmaya itiyor beni.

Kendi çocuğunun eline oyuncak bile olsa silah vermemiş bir anne olarak , o kadar gencecik fidanların gitmesi, göz göregöre, içimi yakmakla kalmıyor kül ediyor beni.

Biri dur diye haykırınca bitse , bir yerlerde fişi olsa da çekiversek.

Olmuyor, birileri kana doymuyor.

Hangi amaç, bu kadar cana karşılıktır.

Hangi bahane , o kadar anneyi teselli edebilir.





*****************



"Hiç hoşuma gitmiyor tanrının şiddet yanlısı olması.Ne çok kural .Ne çok ayıp.Ne çok günah.Ne çok ceza."

"Ne birlikte doğuyor ne de birlikte ölüyoruz aşkta.Herkes kendi bildiği şarkıyı söyleyip duruyor.Ve her birimiz göl kenarındaki kurbağaların aya bakıp çirkin şarkılar düzdüğünü sanıyoruz.Herkes her şeyin ay , güneş ya da tutamadığımız , dokunamadığımız ama etkilerini hissettiğimiz uzak herhangi bir şey adına yapıldığını sanıyor.Herkes gözlerini uzaklara dikmiş , kimse yanındakini görmüyor.Duymuyor.Duysa da bir şey anlamıyor.Sözün kırılıp dökülmekten gayrısı gelmiyor elinden."

"Elimi uzatıyorum.Karanlığa değiyor, ateşe dokunmuş gibi çekip kucağıma bastırıyorum.Yoksun."


15 Ağustos 2015 Cumartesi

63-İKİ ŞİİRİN ARASINDA -YEKTA KOPAN


1. Basım 2014
136 Sayfa





"Bazı babalar oğullarına sadece dertlerini miras bırakıyor."


"Belki de bazı insanların hayatları , yazsam roman olur, dedirtecek kadar renkli ama yazmaya kalkınca tek bir satırda bitecek kadar tekdüze."

************************


Yekta Kopan deyince aklıma gelen ilk cümle ; yalınlık.

Hikayelerindeki bütün cümleler çok yalın , çok derin çok anlamlı.

Biraz geç bağımlısı olduğum yazardan okuduğum 3 ya da 4. kitap.

İçinde eski ve yeni öyküler var.

Bana kalırsa en güzeli , kitaba ismini veren İki Şiirin Arasında.

Erkeklerin kadınlarına yazdıkları , söyledikleri , anlattıkları samimi duyguları seviyorum.

Erkek gözünden bakamadığım dünyamı aydınlatıyor bu tarz yazılar.

Yekta Kopan yazılarını sevmemin bir diğer sebebi de , çok kendimden hissediyorum tarzını. 

Çok benlik , tam benlik.

Bu yazarı hiç okumadım diyorsanız , Aile Çay Bahçesini tavsiye ederim .

Bir de çok geç kalmamanızı.




5 Ağustos 2015 Çarşamba

62-MENEKŞE KOKULU HİKAYELER

1. Baskı Ocak 2014
20.-30. Baskı Mayıs 2014
Elimdeki 10. Baskı



Bu kitabın enteresan bir yapısı var , kokuyor .Mis gibi menekşe hem de . Kişisel gelişim kategorisine dahil edilmiş kitap.

Bu kokulu kitaplar serisinden okuduğum ilk kitap.

Bir dönem buna benzer Tavuk Suyuna Çorba serisi vardı sanki.


Kişisel gelişim okumuş olanların aşina olduğu anonim hikayeler .

Azla mutlu olmayı, çalışarak başarmayı örnek edinen, dürüst olmayı salık veren , gerçek yaşama şimdilerde uzak kaldığını düşündüğüm insani yaklaşımlar var kitapta.

Hiç bir şeyin karşılıksız kalmadığını bir kez daha okumak insanı ferahlatıyor gerçekten.

Ben mi , bekliyorum.

:D

****************

"Öğrencilerin bilmeleri gerektiğinden daha çok şey bilmeyen bir öğretmenden daha korkunç hiçbir şey olamaz."
Goethe

"Bir kimseye edilecek iyiliğin en mükemmeli o kimseyi minnet altında bırakmayanıdır."
Balzac

"Çok az şeye sahip olan insan değil, asıl çok şeyin özlemini çeken insan fakirdir."
Seneca