Çeviri:Tuncay TÜRK
5. Basım 2015
94 Sayfa
Merhaba sevgili kitap sever,
şimdi diyeceksin ki "İnsan niye tiyatro metni okumak ister?"
Bir miktar uzun olacak ama sabredip okumaya devam edersen , bu sorunun cevabını alacağını düşünüyorum , en azından ben bu soruya bir cevap verebileceğimi düşünerek bu satırları yazıyorum :)
“Le Bourgois Gentilhomme” orijinal adı eserin , ilk defa Château de Chambord’da, XIV. Louis’nin huzurunda oynandığı ve kralın oyuna çok kızarak 5 gün odasından çıkmadığı anlatılıyor .
Tabi Moliere için bu 5 gün bir hayli uzun sürmüş olmalı .
Adile Ayda 'nın Lamartine'den , Beşir Ayvazoğlu'nun Adile Ayda'dan , benim de Beşir Ayvazoğlu'ndan nakledeceğim üzere ;
"XIV. Louis, Girit cephesine gönderdiği kuvvetler 1668’de ağır bir hezimete uğrayınca öfkelenip İstanbul’daki daimi elçisini geri çağırmış, yerine sadece bir maslahatgüzar tayin edileceğini bildirmişti. Fransa’nın bu tuhaf davranışını ciddiye almayıp sadece bir blöf olarak gören Saray, elçinin niçin geri çekildiğini öğrenmek için Müteferrika Süleyman Ağa’yı resmi bir mektupla Paris’e gönderdi.
***
Fazla ciddiye almadığı ülkelerde ikamet elçisi bulundurmayan Osmanlı Devleti’nin endişeye kapılarak Paris’e daimi bir elçi gönderdiğini zanneden Kral, aslında sadece bir kurye olan ve 4 Ağustos 1669 tarihinde Toulon Limanı’na ulaşan Süleyman Ağa’nın muhteşem bir törenle karşılanması emretti.
Tören, Büyük Efendi’nin, yani Osmanlı padişahının sarayında nasıl yapılıyorsa öyle yapılacaktı. Kral, yabancı elçileri padişahın değil sadrazamın kabul ettiği hususunda uyarılınca bu rol Hariciye Nâzırı’na verildi ve alelacele Türk usulü alçak sedirlerin ve iskemlelerin bulunduğu bir mekân düzenlendi, gülyağları, şerbetler ve kahve temin edildi. Sadrazam rolünü üstlenen Hariciye Nâzırı, Süleyman Ağa’yı ve maiyetindekilere bu mekânda iki defa ağırladı.
Hariciye Nâzırı, ilk görüşmede padişahtan bir mektup getirdiğini ve bu mektubu Kral’dan başkasına vermesinin mümkün olmadığını söyleyen Süleyman Ağa’nın görevinin mahiyeti ve kapsamı hakkında şüpheye düşmüşse de renk vermemişti. Asıl komik sahneler sarayda cereyan ediyordu.
***
Esvapçıbaşısından Osmanlı padişahının törenlerde altın ipliğinden dokunmuş bir elbise giydiğini öğrenen Kral, ondan aşağı kalmamak için kendisine altın kumaştan bir elbise ısmarladı ve saraydaki bütün pırlantalar kullanılarak süslenmesini emretti. Kabul günü, Osmanlı elçisine kudretini, zenginliğini ve ihtişamını göstermek için bu süslü elbiseyi giyip tahtına kurulan XIV. Louis gerçeği öğrenince beyninden vurulmuşa döndü. Mektuba göz atılınca, Süleyman Ağa’nın elçi değil, sadece mektup taşımakla görevli bir kurye olduğu anlaşılmıştı.
XIV. Louis’yi asıl çıldırtan, Süleyman Ağa’nın çıkarken “Kralımızın elbisesini nasıl buldunuz?” diye soran asilzadelere söyledikleriydi: “Padişahımız efendimizin selama çıktığı zaman bindiği at bile daha süslüdür!”
***
Kral’ın düştüğü gülünç durum ve Süleyman Ağa’nın sözü soylular arasında dilden dile dolaşmaya başlamıştı. Paris dedikoduyla çalkanıyordu. Üstelik Hariciye Nâzırı’nın ısrarıyla İstanbul’a çağrılan elçinin yerine yeni bir daimi elçi gönderilmişti.
Soylular sınıfının kendisine göstereceği saygıya her şeyden fazla değer veren XIV. Louis, prestijinin tehlikede olduğunu fark edince, Saray erkânının nezdinde eski itibarını kazanmak için Molière’den Türkleri maskara edecek bir komedi sipariş etti. Ancak sonuç onun için büyük bir hayal kırıklığı oldu; çünkü “Le Bourgeois Gentilhomme”, Türkleri değil, kralın kendisini ve Fransa’yı gülünç gösteriyordu. "
Özet olarak;
kitap /oyunun, Osmanlılar/Türkler için yazıldığını öğrenmem dikkatimi çekti .
Ve XIV. Louis'in düştüğü durumu öğrenmem açısından okumam lazımdı :D
Oyunda sahne 9'da , gerçekten de Osmanlı şehzadesi ve bazı şeyler geçiyor . Fakat konuşulan dil enteresan, Türkçe değil orası kesin fakat hangi dil olduğu benim için ciddi bir merak konusu oldu.
Eğlenceli bir kitaptı , sanırım Dormen tiyatrosu tarafından hala sahneye konulmakta , fırsatınız olursa gidin derim , ben okurken bile bir hayli eğlendim :D